Ana içeriğe atla

Toroğlu'nun yazısı

Erman Toroğunun 27 Ocak 2010 Çarşamba günü yazdığı yazı

İhale bana kaldı

Maraton'un kalkmasının sebebi siyasi değil. Cumhurbaşkanı Gül, Maraton'u sürekli izlediğini bizzat ifade etti. Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu da programın devam etmesini istiyordu.
GEÇTİĞİMİZ 20 yılda benim aklımda kalan dört adet artık klasik olmuş televizyon programı var: Arena, Siyaset Meydanı, 32. Gün ve Maraton.

Diğer üçü siyasi, ekonomik, toplumsal programlar, bizimki futbol programı. Hoş zaman zaman ben buna ekonomiyi de, toplumu da katıyordum. Bence fena da olmuyordu. Arena, Siyaset Meydanı ve 32. Gün zaman zaman banttan da yayınlanan programlar. Ama bizimkinin bant şansı yok. Hep canlı canlı. Bazen 2.5 saat, bazen 4.5 saat. Bir de karşınızdaki yelpazeyi göz önüne getirdiğinizde, varın gerisini siz düşünün.

Tam ihale başladığında Pegasus uçağıyla İstanbul-Londra seferine başlamıştım. Londra'ya indiğimde ihalenin Digitürk tarafından alındığını öğrendim. Üç gün Londra'daki dostlarımla gezdim tozdum. Döndüm, İstanbul'da bir restorana gittim, önüme bir Vatan gazetesi getirdiler. Digitürk Genel Müdürü Ertan Özerdem ile Sanem Altan röportaj yapmışlar, bu röportajın üzerinde 8 sütun manşet; 'Çanlar Erman Hoca için çalıyor' başlığı ve benim kelle resmim...

Bu olayda şahıslar ne kadar etkili, onu bilemem

Genel Müdür'ün konuşmaları ile yukarıdaki haberin ayrıntıları örtüşüyor. Yani, benim olayım, benim ile şirket arasında gözüküyor. Bu sonuçta şahıslar ne kadar etkili, onu bilemem. Aslında bu tarz bir yazı yazmak istemedim. Ama suçlamalar öyle boyutlara gitti ki, 'doğru muydu yanlış mıydı' araştırma yapmaya başladım. O zaman yukarıdan başlayarak aşağı doğru inelim:

1- Gül: 'Beni uykusuz bırakıyor' demişti

"Maraton'un kalkmasının sebebi siyasi olabilir" diyenler oldu. Katılmıyorum, çünkü şu anda iktidarda olan partinin kurucularından olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül çok yerde beyanat vererek, "Maraton'dan şikayetçiyim çünkü beni gece yarılarına kadar uykusuz bırakıyor" demiştir. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Maraton hakkındaki düşüncelerini sevgili dostum, arkadaşım merhum Hasan Doğan'dan dolayı biliyorum.

2- "Toroğlu'nun işine niye son vermediniz" dediler

Maraton'un 'badem!' olma kararı nerede alındı? Yayın ihalesine çıkıldıktan sonra Türk Telekom ile Digitürk ekipleri üst düzey toplantılar yaptılar ve sonunda el sıkışıp ihaleye beraber girme kararı aldılar. İhaleye iki gün kala Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da bulunduğu, Türk Telekomcularla beraber yapılan toplantıda, 'ihaleye Digitürk'le beraber girilmeme' kararı alındı. Türk Telekom tek başına girecekti. Bu isteğin daha yukarılardan da geldiği söyleniyor.

İşte burada Digitürk tarafında panik başladı. Belki de bu arada karşılıklı vaatler verildi. Mesela ihaleye iki gün kala Ertan Özerdem'in odasına Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, asbaşkanı Ali Yıldırım ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor Başkanı Göksel Gümüşdağ girdiler. Burada Ali Yıldırım'ın Özerdem'e, "Yıllardır söz verdiğiniz halde Erman Toroğlu'nun işine niye son vermediniz?" cümlesi var. Bunu sağda solda söyleyen de Göksel Gümüşdağ'dır.

3- Kulüpler Birliği'nde hiç gündeme gelmedi

SİZ SORUN ERMAN HOCA CEVAPLASIN


Maraton Programı'nın kaldırılması ile ilgili ERMAN TOROĞLU'na sormak istediğiniz herşeyi spor@hurriyet.com.tr ya da ayaycili@hurriyet.com.tr adreslerine e-mail olarak gönderebilirsiniz..

Sorularınızın cevaplarını perşembe günü ERMAN TOROĞLU'nun kaleminden HÜRRİYET'te okuyabilirsiniz..

"Erman Toroğlu'nu Kulüpler Birliği istemedi" denildi. Ben kulüp başkanlarıyla hep belli mesafede durmuşumdur. Ama böyle bir önemli olayda bazı kulüp başkanlarını bizzat aradım. Bazıları da beni aradılar. Söylediği cümleler netti:

"Bu konuyla ilgili Kulüpler Birliği toplantısında Erman Toroğlu4nun 'E'si bile geçmedi. Ve böyle bir istek getirilseydi, kesinlikle reddedilirdi."

Yalnız burada iki ayrıntı var... Bu Kulüpler Birliği toplantısından sonra dört kulüp başkanı; Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Kayserispor Başkanı Recep Mamur, Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor Göksel Gümüşdağ sohbete oturuyorlar... Burada benim mevzum geçiyor.... Ve sonra bu grup yemeğe gidiyor.

Araştırmaya devam ediyorum ve Kayserispor Genel Menajeri Süleyman Hurma'yı arıyorum, diyorum ki:

"Kayserispor Başkanı'nın Şansal Büyüka'ya gönderdiği teşekkür mektubunun henüz imzası kurumadı."

Neler diyor Recep Mamur:

'İyi ki Maraton programı var, iyi ki sizler varsınız, yoksa biz Anadolu takımları mahvolacağız. Bana küfreden ve baskı yapan bu seyirciye karşı benim yanımda dimdik ayakta duruyorsunuz. İkinize de teşekkür ediyorum.'
Ve Süleyman Hurma devam ediyor:

'Başkanımla bizzat konuştum. Bana söylediği; 'Mektubun arkasında sonuna kadar duruyorum. Ben o 4-5 kulüp başkanıyla yenen yemekte ne Erman Toroğlu'nun ne Şansal Büyüka'nın ne de Maraton'un aleyhinde konuşmadım. Yalnız Aziz Yıldırım dedi ki; 'Ertan Özerdem'le konuştum, sezon sonunda Erman Toroğlu'nu görevden alacak... Ben en ufak bir yorum yapmadım.'

4- 'Elbirliğiyle Erman Toroğlu'nu yollamalıyız'

İhale bitiyor. Şu anda Süper Lig'de oynayan bir kulübün başkanı (ismi bende saklı) Aziz Yıldırım'ı arıyor... 'Başkan, tebrik ederim. Çok güzel bir ihale oldu' deyince Yıldırım'ın cevabı enteresan:

'Henüz işimiz bitmedi, elbirliğiyle bu Erman Toroğlu'nu yollamamız gerekiyor.'

Buna benzer, kulüp başkanlarıyla ilgili birkaç detay daha var. Ama bakın ben bunlara detay olarak bakıyorum, esas olarak görmüyorum. Çünkü esas olan Maraton ile Digitürk'tür.

5- Küfürle mücadelemiz için teşekkür etmişlerdi

'Erman gidecek küfür bitecek' diyenler de oldu...

Küfürle en fazla mücadele eden adam benim. İşte Kayserispor Başkanı Recep Mamur'un söyledikleri. Biraz geriye gidin, Aziz Yıldırım'ın 2006 yılında Beyoğlu'nda bir Fenerium mağazası açarken kameralara söyledikleri:
'Türkiye'de küfürle sadece iki kişi mücadele ediyor. Buradan ikisine de açık teşekkür ediyorum; birisi Şansal Büyüka4dır, diğeri Erman Toroğlu.'

6- Futbol Federasyonu destekliyordu

'Futbol Federasyonu Maraton'u istemiyor' diyebilirler. Nitekim sayıları az da olsa diyenler oldu. Bizzat Futbol Federasyonu ve yönetim kurulu üyeleri Maraton Digitürk'te bittikten sonra ne duruma geldiler, neler söylediler, herkes biliyor. Futbol Federasyonu, Maraton'un kesinlikle devam etmesinden yanaydı. Hatta şunu söylüyorlardı: 'Maraton işimizi kolaylaştırıyor.'

7- Sarvan: İşimiz çok daha zorlaştı

'Hakemler hakkında konuşmalar... Pozisyonların tekrarları... Hakemler rencide oluyor... Hakemler rahatsız...' diyenler ve sebebi bunlarda arayanlar da vardı. Veya öyle söylüyorlardı. Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Oğuz Sarvan ve MHK Başkan Vekili Yüksel Okçuoğlu bizzat telefon açarak, 'İnanamadık, şimdi bizim için çok kötü oldu. Hakem camiası olarak en büyük desteği sizden görüyorduk' cümlelerini sarfettiler ve, 'Bundan sonra işimiz çok daha zorlaştı' dediler.

8- Türk halkı 'Maraton'u seviyor

Seyirciye bakıyor- sunuz,yüzde 100 fanatik olmayan, biraz aklı selim olan seyirci 'Maraton' diyor. Çünkü Maraton açık kanalda yayınlanmadı. Biz Şansal'la Digitürk'te yani, şifreli yayında buna başladığımızda çoğu kimse, 'Unutulur gidersiniz. Açık kanalda çalışsanız iyi olurdu. Artık bittiniz' dedi. Maraton bitti de gördüğünüz gibi şimdilik ortalığı çok karıştırarak bitti.

9- MHK bizden şikayetçi değildi

Maç bitiyor, daha soyunma odasına gitmeden futbolcu ve teknik adam diyor ki: 'Bunu akşam Maraton'da yorumlayacaklar, o zaman göreceksiniz.' Kim bunu söyleyenler; canı yananlar.

Yine ismi bende saklı bir üst düzey FIFA hakemi, bir maçı idare ederken sarı kart gösteriyor, futbolcu hakeme diyor ki: "Gösterdiğin kart yanlış, akşam Maraton'da görürsün."

Peki kim bunu söylüyor, canı yanan futbolcu. MHK de bundan şikayetçi değil, niye çünkü orada hiçbir çıkarı olmadan, hiçbir kulübe bağlılığı ya da Futbol Federasyonu'na bağlılığı olmadan, renklere çıkar sağlamadan oyun kuralı yorumlanıyor. Çünkü geçmişte de bazı MHK Başkanları dediler ki: "Türkiye'de biz bazı yerlere ulaşamıyoruz. Oralara Maraton ulaşıyor, Allah razı olsun."

10- İsim babası Büyüka'dır

Maraton'un isim babası Şansal Büyüka'dır. Onu çocuğu gibi büyüttü. Kolay değil, 14 yaşına geldi, çocuk okusaydı şu anda Lise 1'de idi. Ne yapalım, bu sene de bazı sebeplerden dolayı kaydını dondururuz, o çocuk gene eğitimine bir yerde devam eder.

İhale kaybedilseydi Maraton devam edecekti

- Maraton'u Digitürk'ün dışında bir 'güç'ün kaldırdığına inanıyor musun?

Maraton bir güç ise eğer, başka bir güç onu kaldırdı. Perde arkasında neler var, bilmiyorum. Birisi bana çaktı da kim çaktı, bilmiyorum!

- Maraton'un bittiğini size kim söyledi?

Bana kimse söylemedi, Vatan Gazetesi'nden öğrendim bunu. Tayfun Bayındır'ın haberinden öğrendim.

- Ertan Özerdem, Maraton'un kaldırılmasının sebepleri konusunda net bir şey söyledi mi?

Kendisiyle yaptığımız toplantıda önce bir çay söyledim. Baktım çay kesmiyor, sonra viskiye döndü. Eğer ihale kaybedilseydi, 'Maraton devam eder miydi' diye sordum. 'Devam edecekti' dedi. Sonra kendisine Ali Yıldırım'ın, 'Yıllardır söz verdiğiniz halde Erman Toroğlu'nun işine niye son vermediniz?' sözlerini hatırlattım, 'Bu konuda bir şey söylemem' dedi. 10 dakika sonra da, 'Eğer bunu yazarsan inkar ederim' dedi. Ben de, 'İnkar edersen, o senin sorunun olur' cevabını verdim. Ertan Özerdem ile konuşurken, Digitürk Genel Müdür Yardımcısı Kadir Kardaş da vardı.

- Maraton programı devam edecek mi?

Bilmiyorum. Hayat neler geler gösterir belli olmaz.

- Herhangi bir televizyon kanalından, Maraton'u devam ettirmeniz için bir teklif aldınız mı?

Şu anda onları konuşmak için çok erken.

- Erman Toroğlu bundan sonra ne yapacak? Sezon sonuna kadar bekleyecek mi?

Beklemeyecek, Hürriyet'te yazacak.

- Birilerinin sizden intikam aldığını düşünüyor musunuz?

Bu olayda şahsi intikamlar söz konusuysa bu da benim için önemli değil. Eğer müesseseler kulüp başkanlarının veya yöneticilerinin şahsi intikamlara, dolaylı yoldan alet ve teslim oluyorlarsa, pes derim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SULTANAHMET: Rakka hakkında bilgi ve Rakka ne demek?

SULTANAHMET: Rakka hakkında bilgi ve Rakka ne demek? : Rakka hakkında bilgi ve Rakka ne demek? Rakka ne demektir? Rakka nerede bulunuyor, haritadaki yeri neresi? Tarihi hakkında bilgi. Osmanlılar’da sürgün yeri Rakka neresidir? Rakka'da faal olan gruplar hangileridir... Rakka kelimesinin bir çok anlamı vardır. Rakka ya da Ar-Rakkah (Arapça: الرقة). Kelime anlamı vadi arasındaki çukur demektir. Yazın kuruyan en küçük akarsu yatağına denir. Çinko veya kiremit yola rakka denir. Bir yerin adıdır. Usta büyücü anlamlarını taşır. Sel olduğunda üzerine yayılan araziye denir. Suriye'nin kuzeyinde, Fırat nehrine sınırı olun tarihi bir şehirdir. Yağmur sularını gidere veren çinko veya kiremit maddeyi denir.

UÇK kurucusu Adem JASHARI kimdir?

Adem Jashari (Kasım 28, 1955 - Mart 7, 1998) Kosova'nın Drenica şehrinin Prekaz köyünde doğdu. Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (UÇK) Zahir Pajaziti ile birlikte baş mimarlarındandı. UÇK-Drenica bölgesinin baş komutanıydı. Adem Jashari (Adem Yaşari) kardeşi Hamza Jashari ile birlikte Sırp soykırımcı güçlerinin katliamına uğradı. Katliamın Başlangıcı Tarih 5 Mart 1998. Adem`in evi kuşatılmıştır. Binlerce sırp askeri ve polisi evin etrafını sarmıştır ve kaçış mümkün değildir. Zaten Adem ölmeye karar vermiştir. Olay yerinden birkaç kilometre uzakta bulunan bir UÇK birliği müdahele etmeye karar veriyor. Adem Jashari ile bu birliğin arasıda telsizde geçen konuşmalar aşağıda ki gibidir : UÇK askerleri - ”Komutanımız! Dinliyor musunuz?” Adem Jashari - “Evet, sizi dinliyorum.” UÇK askerleri - “Direnin Komutan, direnin! Yardıma gelmeye hazırız. Bekleyin Komutan!” Adem Jashari - “Hayır. Kesinlikle olmaz. Sayıları çok, her türlü ağır silahları var. Ben son mermime kadar savaşacağım. Siz olduğun

İngilizler hakkında bilgi

1500'lerde İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu: İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı . Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğullarıve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. İngilizce'deki 'banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın' (Don't throw the baby out with the bathwater) deyimi buradan gelmektedir. Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve d